13 Ekim 2015 Salı

TÜM HİZMETLER

MİLLİ GÖRÜŞ HİZMETLERİYLE KENDİNİ İSPATLAMIŞ BİR GÖRÜŞTÜR.

Milli Görüş 1969’dan Bu Yana BİR ÇOK Başarılara İmza Atmıştır .

Milli Görüşün Başarı  Diplomaları Vardır.

1- 1974-Kıbrıs Savaşı arkasından meydana gelen ekonomik güçlüklere ve dış güçlerin ambargo engellemelerine rağmen 2 yıl içinde büyük tarihi ağır sanayi hamlesini yapmıştır. 1975-1982 yıllarını kapsayan 7 yıllık bir ağır sanayi hamlesini yapmıştır. Ayrıca bu hamleye paralel olarak Türkiye’nin modern otoyollarla donatılması hamlesi.

2- Büyük Ağır Sanayi Hamlesini engelleyebilmek için dış güçlerin etkisiyle 1977 seçimlerinin 6 ay öne alınmasının ardından seçimden sonra koalisyon ortağının Maliye Bakanı vasıtasıyla uyguladığı seçim ekonomisi neticesinde ortaya çıkan ekonomik güçlükleri, Yeniden Hükümet olduktan sonra tam 25 yıl evvel Ağustos 1977’de 22 gün sürekli Yüksek Planlama Toplantısı yaparak yenmesi, 7 Eylül 1977’de IMF ye teslimiyet yerine ilan edilen “Ekonomide Milli Çözüm” kararnamesini takiben Eylül ve Ekim 2 aylık canlı bir çalışma sonunda 29 Ekim 1977’de Afyon Şeker Fabrikası ve Şeker Fabrikaları Kuran Makina Fabrikasının işletmeye açılması ile Ağır Sanayi Hamlesinin yeniden başlatılması başarısı.

3- 54. Hükümet Dönemindeki Büyük Başarı.”




MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN  1974-1978 DÖNEMİNDEKİ HÜKÜMETLERDEKİ HİZMETLERİ:


1974-1978 dönemindeki hizmetleri 5 ana başlık altında toplayabiliriz:
 1. Kıbrıs Zaferi,
 2. Manevi Kalkınma,
 3. Şahsiyetli Dış Politika,
 4. Ekonomik Kalkınma, Üretim Seferberliği
 5. İnsan haklarına baskının kaldırılması
Bu ana başlıkları biraz açıklayalım

1.Kıbrıs Zaferi

- 1963 Kıbrıs katliamlarında başta İsmet İNÖNÜ vardı. "Ne yapayım Johnson mektup yazdı. Müdahale edemem" demişti.
- 1967'deki katliamlarda başta Demirel vardı. Hiç müdahalede bulunmadı.
- 1974'deki katliamda hükümette CHP-MSP Koalisyonu vardı. Rumların başlattığı katliama seyirci kalınmadı ve "Kıbrıs Barış Harekatı" gerçekleştirildi ve Adaya barış ve huzur geldi.
Kıbrıs'ta ABD ve Batı ile bazıları FEDERE DEVLET istiyordu. Arkadaşlarımız bağımsız devlet kurulmasını istiyordu, On yıl sonra da olsa bağımsız Kıbrıs Devleti'nin kuruluşu gerçekleştirilmiştir.

          2. Manevi Kalkınma

Maddi kalkınma, manevi kalkınma ile birlikte yürütülmedikçe başarılı olunamaz. Bu yüzden Ahlak ve Maneviyata önem ve öncelik verilmesi gerekir. Manevi kalkınmaya verilen önemin göstergesi olarak;

- 4 yılda 350 İmam Hatip Okulu açıldı.
           - 10 Yüksek İslam Enstitüsü açıldı.
- 3000 Kur'an Kursu açıldı.
- İlk defa 1974’te  TBMM’nde sunulan 4. Beş yıllık kalkınma planında  Manevi Kalkınmaya yer verilmiştir.
1978'de Güneş Mote1 metoduyla kurulan Ecevit Hükümeti plandan "Manevi Kalkınma" bölümünü çıkarmıştır.

          3. Şahsiyetli Dış Politika

1974-1978 arasında görev yapan hükümetler döneminde her zaman şahsiyetli bir dış politika izlenmiştir. Örnek verecek olursak;

             - Kıbrıs Zaferinin arkasından ABD, ülkemize silah ambargosu uygulamaya kalkışınca ABD'nin Türkiye'deki üsleri kapatıldı ve Ağır
      Sanayi Hamlesi çerçevesinde Savunma Sanayiinin kurulması hamlesi başlatıldı.
             - Ortak Pazara tek yönlü olarak hiçbir taviz verilmedi.
- Müslüman ülkelerle işbirliği geliştirildi. (Ticari, Sanayi. Kültürel yönlerden)
-1976 yılına kadar İslam Konferansı’na tam üye olmayan Türkiye İslam Konferansı'na tam üye oldu.
-Türkiye İslam Kalkınma Bankasına "Kurucu Üye" olarak katıldı.

4. Ekonomik Kalkınma, Üretim Seferberliği

Bir ülkenin kalkınması, yükselmesi ve özlenen refah düzeyine ulaşmasında tek etkili faktör ÜRETİM’dir. Bunu esas alan arkadaşlarımız, milli üretimi arttırmak için her türlü gayreti göstermişler ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmişlerdir.
  Bu kapsamda:
a.      Tarımsal üretim artırılmıştır.
            - Buğday üretimi 10 milyon tondan 16.7 milyon tona ulaşmıştır.
            - Et üretimi 125 bin tondan 625 bin tona ulaşmıştır.
-1974'de 1.100.000 ton buğday ithal eden Türkiye, 1978'de 1.921 .000 ton buğday ihraç eder hale gelmiştir.
- 30'dan fazla et kombinası inşa edilmiştir.
- 35 süt fabrikasının temeli atılmış ve büyük bir kısmı tamamlanarak faaliyete geçirilmiştir.
- Çok sayıda yem fabrikası inşa edilmiştir.
b.     Tarımda Girdi Üretimleri artırılmıştır.
- 8 Gübre Fabrikasının yapımına karar verilmiş, 3’nün yapımı gerçekleştirilmiştir.

-  Şeker Fabrikalarının, Samsun, Muş, Van, Ağrı, Afyon, Bor, Elbistan, Ilgın’ın temeli bu dönemde atılmış ve işletmeye açılmıştır.
- Traktör üretimi (imalatı) 1974'te 23.600 adet iken 1977’ de 31.600 adede yükseltilmiştir.
c.      Ağır Sanayi Hamlesi başlatılmıştır.
-  Bu program 7 yıllık bir süreyi kapsamaktadır.
- İki yılda 200'den fazla milyarlık tesis başlatılmıştır. Bunların 70 tanesi bitirilmiş, 130 tanesinin de inşaatı devam etmekte iken Hükümet Güneş Motel modeliyle düşürülmüştür.
-  Bu tesislerin toplam bedeli 15 milyar dolardır. ­
- Bu fabrikalar bitirilmiş olsa idi, Türkiye uçağını, tankını, fabrika yapan fabrikayı yapacaktı, Harp sanayi ve ağır sanayi yönünden dışa bağımlı olmayacak, böylece batılıların baskısından kurtulup milli şahsiyetine kavuşacaktı.
-         Bir milyon kişiye iş imkanı sağlanacaktı.
-         O yıllarda kurulup bugün hala Türk Sanayisine önemli hizmetler veren kuruluşlar;

DESİYAB    : Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası
TUSAŞ         : Türkiye Uçak Sanayi
TUMOSAN  : Türk Motor Sanayi

A-    TAKSAN      :Takım Tezgahları Sanayi

TEMSAN      :Türkiye Elektro Motor Sanayi          
TESTAŞ        :Türkiye Elektro Takometre Anonim Şirketi
TELESAN     : Türkiye Telefon Sanayi

d.      Ağır Sanayi hamlesini dış borçla değil, kendi imkanlarımızla yürüttük.
 Örneğin; 28 Sümerbank Fabrikası Türkiye'nin kendi öz kaynakları ile kurulmuştur.

Bütün bunlar yapılırken;

e. Yeni vergiler konmadı.
f. Dış borçlar çok az bir artış gösterdi.
g.Faizsiz bankacılık sistemi başlatıldı. (Eylül 1977'deki kararname ile)
h. Sanayi yatırımları, tarımsal üretim ve hayvancılık için faizsiz krediler verildi.
i. Türk lirası Devalüasyona tabi tutulmadı. 4 yıl süreyle 1 ABD doları 16.5 TL olarak muhafaza edildi.
j. Kalkınma hızı yüksek olmuştur.
k.Enflasyon % 28.40'la alınmış, savaş şartlarına rağmen, 4. yılın sonunda % 26.40'a düşürülmüştür.

5. İnsan Haklarına Baskının Kaldırılması

 Bu kapsamda;
a. İnanan insanlara zulmün önlenmesi
Dört yıl zarfında hiç kimse hakkında 163. maddeden dava açılmamıştır.
b. Başörtüsü zulmüne müsaade edilmemesi, 4 yıl zarfında hiç kimseye başını örttüğünden dolayı zulüm yapılmadı.
c. İsteyen herkesin istediği yoldan Hacca gitmesi sağlandı.
d-Kurban derisi zulmüne müsaade edilmedİ





54.HÜKÜMETTE
MİLLİ GÖRÜŞÜN MUHTEŞEM İCRAATLERİ


Bilimsel verilerle Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti olduğu kesinleşen Refahyol’a karşı, incir çekirdeğini doldurmayacak suni gündemler ve iftiralarla saldıranların nefretinin asıl nedeni, 11 aya sığdırılan muhteşem icraatlardı.

1. Bütün toplum kesimlerine hizmet esas alındı.
2. Halkın refahını yükseltmek için, her biri 10 milyar dolar değerinde toplam 30 milyar tutan 3 KAYNAK PAKET’i geliştirdi ve bu kaynaklardan, Nisan 1997 tarihine kadar (yani 8 ay içinde) 13,3 milyar dolar gelir sağlandı.
3. Memur maaşları yüzde 130 oranında arttırıldı.
4. İşçi ücretleri yüzde 102 oranında yükseltildi.
5. Köylünün ürün fiyatları, ortalama yüzde 312 arttı, 1996’da köylüye 43,5 trilyon TL ödenirken REFAHYOL döneminde 136 trilyon ödendi.
6. Esnafa düşük faizle kredi imkanları getirildi. Kredi miktarı 57 trilyondan 80 trilyona çıkartıldı.
7. 8036 KOBİ’ye ilk defa fon kredi imkanlı teşvik belgesiyle 2,5 trilyon kredi dağıtıldı.
8. BAĞ-KUR emekli maaşlarında yüzde 300 artış sağlandı.
9. Kriz devresine giren hayvancılık yeniden canlandırıldı.
10. Enflasyon sekiz ayda yüzde 100’lerden alındı, yüzde 75’lere düşürüldü.
11. İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona karşı korumak için Eşel-Mobil sisteminin altyapısı oluşturuldu ve 01 Temmuz 1997’den itibaren uygulamaya hazır hale getirildi.
12. Kamu Toplu İş Sözleşmeleri ilk defa 3 ay içinde ve de grevsiz şekilde çözüldü. Ücretler 53 milyon TL.’den 107 milyon TL’ye, dolar bazında 655 dolardan 993 dolara yükseltildi.
13. Tarımsal destekleme payı, 1995’te 19 trilyon, 1996’da 38 trilyon iken REFAHYOL’un iktidar olmasıyla, 1996 yılı için öngörülen 38 trilyonluk destek 60 trilyona, 1997 bütçesinde ise 95 trilyona çıkarıldı.
14. TMO, 1995 yılında 48 milyon dolarlık hububat alımı yaptığı halde, REFAHYOL döneminde 7 katı olarak 320 milyon dolarlık alım yapıldı.
15. Köylüye yüzde 50 oranındaki gübre sübvansiyonunun, alımda derhal ödenmesi esası getirildi.
16. Köylüye, 1995 yılında, 366 dolar olan gübre desteği, 1996 yılında 586 milyon dolara, 1997’de 629 milyon dolara çıkarıldı.
17. Et ithalatının kısıtlanması için fon uygulaması yüzde 3’ten yüzde 30’a çıkarıldı, daha sonra alınan kararla canlı hayvan ve et ithalatı yasaklandı.
18. Hayvancılığın ihyası için, çayır ve mera alanlarının ıslahında 8.000 hektar artış sağlandı.
19. 1996’da 7650 hektar olan yem bitkileri alanı, 1997’de üç katına 22 bin hektara çıkartıldı.
20. FİSKOBİRLİK’in fındık alımında taban fiyatı son 15 yılın en yüksek fiyatı (2$) üzerinden tespit edildi.
21. Sosyal Yardım fonunda toplanan paraların, daha önceleri yüzde 78’i bütçe açıklarına, yüzde 11’i Fiyat İstikrar Fonuna, ancak yüzde 11’i yoksullara dağıtılırken, REFAHYOL döneminde fonda toplanan 60 trilyonun tamamı yoksullara dağıtıldı.
22. Yine Sosyal Yardımlaşma Destekleme Tasarruf Fonundan, 1994-1995’te 78.815 öğrenciye kişi başına 750.000 TL, 1995-1996’da 100.525 kişiye kişi başına 1.000.000 TL burs verilirken, 1996-1997 yılında 200.000 kişiye 4 milyon TL üzerinden burs verilmeye başlandı.
23. Bütçeden BAĞ-KUR emeklilerine 866 milyar, memur emeklilerine 985 milyar, işçi emeklilerine 2.074 milyar destek sağlandı.
24. Kamu İktisadi Kuruluşları’nın açıkları Holding anlayışıyla Havuz Sistemi ile kapatıldı ve KİT’ler kâra geçirildi.
25. Yüzde 76 seviyesine yükselen repo faizleri Şubat 1997’de yüzde 50’lere indi.
26. Yüzde 170 seviyesinde devralınan Hazine borçları faizleri, yüzde 80’lere düşürüldü.
27. Devralındığında, 155 gün olan Hazine borçlanma vadeleri, Şubat 97’de 400, Nisan 97’de, 730 güne çıkarıldı.
28. Borsa endeksi, 28.06.1996’da, 550 idi. Şubat 1997’de 1700’e çıktı.
29. Döviz rezervlerinde 1 milyar dolar artış oldu.
30. ANAYOL hükümetinin 1996 bütçesinde öngörülen 36 milyar dolarlık iç borçlanma, 22 milyarda tutularak kapitalist sömürü önlenmiş oldu.
31. 1996 yılı sonunda, 20 milyar dolar olması beklenen bütçe açığı 15 miyar dolarda frenlendi.
32. Son 50 yılın ilk denk bütçesi yapılıp, Meclisin tasdikine sunuldu. 28 Şubat tarihine kadar 0 olan bütçe açığı, 28 Şubat tarihinden sonra içine girilen siyasi kriz ortamı sebebiyle, Haziran 1997’de 5,5 milyar dolar açık verdi. Yine de bu açık, bir önceki ANAYOL dönemindeki 15,2 milyar dolar açıktan, 3 kat düşüktü.
33. Tamamen iç ve dış borç faizlerine giden bütçe imkanlarını yatırıma dönüştürme projeleri yürürlüğe konuldu, 25 Ocak 1997 tarihinde basın toplantısı yoluyla halka duyuruldu.
34. Sosyal Yardımlaşma Destekleme Tasarruf Fonundan, Acil Destekleme Programındaki, 57 il, 96 ilçe, 52 belde ve 90 köye, 3 trilyon 947 milyar 559 milyon; Doğu Anadolu’ya 1 trilyon 13 milyar 500 milyon; Güneydoğu Anadolu’ya 1 trilyon 120 milyar 559 milyon destek verildi.
35. Ekonomik ve sosyal göstergelere göre hazırlanan Doğu ve Güneydoğu Anadolu İcra Programı REFAHYOL döneminde bitirildi.
36. 1991 Körfez Krizi’nden beri kapatılmış olan Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı açıldı.
37.Irak’la Sınır Ticareti harekete geçirilerek Güneydoğu halkının ekonomik durumu düzeltildi.
38. Terör olayları Türkiye’nin gündeminden düşürüldü.
39. Doğu ve Güneydoğu’da boşaltılan köylere dönüş projesi başlatıldı.
40. Çekiç Güç’ün görev süresine son verildi.
41. İnsan Hakları konusunda, Anayasa değişikliğine paralel olarak, uyum yasaları Meclisten geçirilerek kanunlaştırıldı.
42. Devlet Bakanlarından birisi insan hakları ihlallerinin takibiyle görevlendirildi.
43. Terör eylemlerine fiilen katılmamış ama baskı altında yataklık yapma suçuyla suçlananlar hakkında, pişmanlık yasası taslağı Meclise sevk edildi.
44. Sadece, batı ülkeleri ile değil, Doğu Asya ve Afrika ülkeleriyle yakın ilişkiler içine girildi ve ilk defa bir Türk Hükümeti önderliğinde, dünya çapında bir oluşum, D-8 oluşumu gerçekleştirildi.
45.Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, demokratik yollardan gelip başbakan olsa da, demokratik yollardan bırakmaz denilmesine rağmen, koalisyon ortağı ile yapılan protokol hükmü sebebiyle 18 Haziran 1997 tarihinde kendi iradesiyle istifa etti.




REFAHYOL HÜKÜMETİ NELERİ YAPMADI?
REFAH GERÇEĞİ ŞEVKET KAZAN


1.Enkaz edebiyatı yapmadı

Siyasi hayata adım attığım günden bu yana en çok dikkatimi çeken hususlardan biri, bir önceki Hükümetten görevi devralan tüm siyasi liderlerin, daha işe başlarken ağızlarından çıkan ilk sözler “bir enkaz devraldıkları” şeklinde olurdu. Bu bizden önce de böyle oldu, bizden sonra da. Göreve başladığı zaman acı bir ekonomik tablo ile karşı karşıya gelmemize rağmen, Başbakan Erbakan devlet itibarına gölge düşürmedi, asla böyle bir basitliğe tenezzül etmedi.

2.Zam yapmadı

Son çeyrek asırda, iktidarlar geldi, iktidarlar gitti. Hepsi de işbaşına gelir gelmez “enkaz devraldıkları gerekçesiyle” işe zamla başladılar. Zam üstüne zam yaparak sahneden ayrıldılar. Sadece evet sadece REFAHYOL Hükümeti “zam yapmayacağım” diyerek geldi, enkaz halindeki ekonomiyi düzeltti ve zam yapmadan gitti.

3.Vergi koymadı

REFAHYOL dışındaki tüm hükümetler için zam furyaları ve vergi reformları, ekonominin düze çıkarılacağı masalının vazgeçilmez iki ayağıydı. REFAHYOL tüketim mallarına değil, maaş, ücret ve taban fiyatlarına zam yaparken, bunlar için devletin ihtiyacı olan gelirleri tatlı reçeteler adını verdiği havuz sisteminden, kaynak paketlerinden, bir de iç ve dış borçların frenlenmesinden elde ediyordu.

4.Açıktan para basmadı

Hükümetlerin işçiye, memura, köylüye para ödemede sıkıntıya düştüğü ortamlarda açıktan para basma yoluna başvurdukları öteden beri bilinen bir uygulamadır. Açıktan para (yani karşılıksız) basmanın sonucunda faizlerin düşeceği zannedilir. Oysa faizlerin düşmesinde daha acı bir gerçek paranın değerinin yani satın alma gücünün düşmesidir. Bu ise tekrar pahalılık (enflasyonun artması) demektir. İşte REFAHYOL bu tehlikeyi gördüğü için açıkta ve karşılıksız para basma yoluna gitmemiş, para ihtiyacını milli kaynaklardan temin etmiştir.

5.IMF’den borç almadı

Meşhur bir atasözü vardır: “Borç alan emir alır.” Bu hakiki şahıslar arasında böyle olduğu gibi devletler arasında da geçerli bir kuraldır. Türkiye II: Dünya Savaşından sonra askeri techizat bakımından nasıl Marshall yardımını ganimet bilmiş ve kendi silah sanayiini kurmayı ihmal etmişse, ekonomik olarak da IMF’nin ağına düşmüş ve bu yolla alınan kredilerin faizleri Tükriye’yi yatırım yapamaz hale getirmiştir.
Bunun yanında IMF’nin kamuda çalışan işçi ve memurların maaşlarına, bunların sayısına ve sosyal haklarına sık sık yaptığı müdahale sosyal patlamalara kadar varmıştır. Bu gerçekleri dikkate alan REFAHYOL Hükümeti, DYP’nin karşı tavrına rağmen IMF’den borç alma yoluna gitmemiştir.

6.Demokrasiden taviz vermedi

Parlamentodaki bütün muhalefet partileri (ANAP, CHP, DSP ve DTP) 28 Şubat baskıları karşısında, baskıcılarla işbirliği içerisinde, demokrasi mücadelesinde havlu atarlarken, bu mücadeleyi sürdürme görevini sadece Başbakan Erbakan ve sadece Refah Partisi üstleniyordu.
Nitekim bir araştırmacı yazar Süleyman Kocabaş “Refah Sendromu” isimli eserinde:
“İşin aslına bakılırsa Refah’ın bütün bu girişimleri tam bir demokrasi ve gerçek bir laiklik uygulamasıydı. RP bunu anlatamadı, anlatamazdı da” (Sh.127)
“Refah Partisinin en büyük faydası, ülkedeki anti demokratik yapıyı ortaya çıkarmış olmasıdır” (Sh.419)

Aynı görüşteki yazarlardan birisi de, Fehmi Koru idi. Koru, “Kaçan Fırsat” başlıklı köşe yazısında ;

“Türkiye’de demokrasinin kitaplarda yazıldığı şekilde olmadığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı, Milli Güvenlik Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Ordu, bürokrasi ve güçlü birimler, RP’li Hükümete kulak asmadı. Onu gemleyen bir işlev üstlendiler. Türkiye’de devlet denilen aygıtın, hükümetten ve Meclisten bağımsız olarak var olduğunu açığa vurdu. Bu bakımdan gerçekten yararlı ve faydalı oldu RP’li Hükümet.” (04.07.1997)

7.İnsan Haklarından taviz vermedi.

Erbakan Hoca daima şunu derdi:

“Rusya’daki rejim, Rusya’nın ormanı, madeni olmadığı için değil, insan hakları olmadığı için yıkıldı. Türkiye’de de insan hakları hep ihlal edildiği içindir ki, başımıza bu ekonomik ve sosyal felaketler geliyor...”

REFAHYOL’un, sadece Refah kanadı, Türkiye’de, 28 Şubat Ek A metni çerçevesinde baskı altına alınmak istenen insan haklarını korumak için, ortağının zikzaklarına rağmen amansız bir mücadele veriyor, müthiş bir direnç sergiliyor ama asla ilkelerden taviz verilmiyordu.

8.İç ve dış borçlanmaya gitmedi.

REFAHYOL Hükümetinde Refah kanadının iç borçlanmayı frenlemek için ortağı olan DYP’nin Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı Ufuk Söylemez hakkında gensoru önergesi verecek hale geldiğini, bu cildin 3. bölümünde anlattığımı herhalde hatırlamış olacaksınız.
REFAHYOL’un Refah kanadı, 25 Ocak 1997 tarihinde, evvelce tamamı iç ve dış borç faizlerine giden bütçe imkanlarını, yatırıma dönüştürme projelerini bir basın toplantısıyla (24 Ocak 1997) kamuoyuna nasıl açıkladığımı da hatırlamış olmalısınız.

9.Rantiyecilere yüz vermedi

Türkiye’de, Başbakan Erbakan da, Özal’ın, Demirel’in, Yılmaz’ın ve Çiller’in yaptığını yapsaydı, yani rantiyeye ve rantiyeci medyaya tüm devlet imkanlarını verse, teşvikleri yağdırsa, vadesi gelen borç ödemelerini erteleseydi rantiyeciler irtica yaygaralarına ihtiyaç hissetmez ve Erbakan, bugün hala Başbakan olarak koltuğunda oturuyor olurdu.
Rant istediler vermedi. Klinik vaka haline gelen borçlarının ertelenmesini istediler, “Hayır” dedi. Böyle olunca da iktidardan oldu. Oldu ama, halkını ezdirmedi.

10.Rantiyeci medyanın borç erteleme taleplerini kabul etmedi

Yukarıdaki bölümlerde okudunuz. Rantiyeci medya, daha baştan itibaren, REFAHYOL Hükümetine şiddetle karşıydı. REFAHYOL Hükümeti iş başına gelip Maliye Bakanlığı Refah Partisi’ne geçince işler ciddileşti.
Medya patronlarının maliyeye bildirdiği hesaplar gerçek değildi. Ayda her birine 30 ile 50 bin dolar aylık ödenen rantiyeci köşe yazarlarının maaşları, bordrolarda asgari ücretin biraz üstünde gösteriliyor, promosyonlar ve haksız rekabetler yoluyla, dünyanın haksız kazancı elde edildiği halde, bunlar vergiden muaf sayılıyor, üstüne üstlük, 1997’de ödeme vadesi gelen borçlarının ertelenmesi için ricacı üzerine ricacılar gönderiliyor ve bunlar vasıtasıyla “Borçlarımızı ertelerseniz kim ne derse desin, nereden baskı gelirse gelsin, sizin lehinize manşetler atarız” diye vaatlerde bulunuluyordu.
Başbakan Erbakan, yıllardır, Hükümetleri, bu yollarla avuçlarında tutan, bu medya patronlarına da yüz vermedi.

İşte Erbakan bütün bunları güçsüz halkının refahı için yapıyordu.

Evet, güçsüz halkının refahı!


REFAHYOL HÜKÜMETİ
1- Memurlar İçin Yapılanlar:
• Temmuz ’96: Maaşlara yüzde 50 zam
• Her Ay: Aylık enflasyon oranında maaş artışı
• Ocak ’97: Maaşlara Yüzde 30 zam
• Bir yılda toplam yüzde 130 zam ( Yani Erbakan geldiğinde 100 alan memur bir yıl sonra 230 alır oldu.)

2- İşçiler İçin Yapılanlar
• Temmuz ’96: Asgari ücrette yüzde 101 artış sağlandı.
• Üç ay gibi rekor bir sürede Toplu İş görüşmelerinin işçinin istediği gibi neticelenmesi ile maaşlara yüzde 102 artış gerçekleştirildi.
• Eşel-Mobil Sistemi ile enflasyon oranında yılık maaş artışı sağlandı.
• Zorunlu tasarruf kesintileri kaldırıldı.

3- Çiftçiler İçin Yapılanlar
• Bütçeden tarımsal desteklemeye ayrılan fon yüzde 150 artırıldı
• Buğday, fındık, pancar, tütün ve tüm taba fiyatlarda yüzde 312’ye varan artışlar yapıldı
• Gübre desteğinde yüzde 100 artış sağlandı.
• Yapılan tarımsal alımların bedelleri çiftçiye kısa vadede ödendi

4- Esnaf ve KOBİ’ler İçin yapılanlar
• Memur, işçi, emekli ve çiftçinin cebi para gördü ve esnafın yüzü güldü.
• Esnaf kredi limitleri iki katına çıkarıldı.
• Prim borçlarına ( şimdiki gibi değil; üzerine faiz eklemeden) ödeme kolaylığı getirildi.
• Bavul ticaretinin önündeki bürokratik engeller kaldırıldı.
• Sanayi üretimi yüzde 30’dan yüzde 90’a çıkarıldı.
• Sınır ticareti geliştirldi.

5- Emekliler İçin Yapılanlar
• Temmuz ’96: Maaşlara yüzde elli zam yapıldı.
• Ocak ’97: Maaşlara yüzde otuz ilave zam yapıldı.
• Aylık ek zamlar ile alım gücü artırıldı.
• Memur emeklilerine bir yılda yüzde 116 reel zam yapılmış oldu.
• İşçi emeklilerine bir yılda yüzde 121 reel zam gerçekleştirildi.
• Bağ-Kur emeklilerine bir yılda yüzde 221 reel maaş zammı verildi.

6- Yoksullar İçin Yapılanlar
• Ramazan ve kurban bayramlarında yoksul ailelere 20 milyon Dolar değerinde gıda ve giyecek yardımı sağlandı.
• Ayda 400 bin aileye hitap eden aşevleri kuruldu.
• 15 bin sokak çocuğu için “Aileye Dönüş Projesi” başlatıldı.
• Şehit ailelerine iş, maaş, ev ve arsa temini çalışmaları başlatıldı.
• Fak-Fuk-Fon (Fakir Fukara Fonu) tarihinde ilk defa tamamen amacına yönelik olarak kullanıldı. Daha önceki hükümetler ve şimdiki AKP ise bu fondaki paranın yüzde 78’ini bütçe açıklarına, yüzde 11’ini fiyat istihdam fonuna dağıtırken sadece yüzde 11’ini amacına yönelik kullandılar.

7- Özürlüler İçin Yapılanlar
• Başbakanlık özürlüler idaresi başkanlığı kuruldu.
• Dünya Özürlüler Günü’ne Türkiye olarak katılım ilk defa talep edildi.
• Özürlü insanımız için 1 Milyar Dolar ayrıldı ki bu para ile rehabilitasyon merkezleri inşaatları başlatıldı.

8- Üniversite Öğrencileri İçin Yapılanlar
• Burs verilen öğrenci sayısı iki katına çıkarıldı. 200 bin öğrenci bu burslardan faydalandı.
• Burs yardım miktarı yüzde 300’lük artışla aylık 40’ar dolara çıkarıldı.

9- Yurt Dışındaki İşçiler İçin Yapılanlar
• Gümrük kapılarında çileye son vermek için “Alo Gümrük” hattı kuruldu.
• Çifte vatandaşlık izinleri çıkarıldı.
• Pasaport süreleri on yıla çıkarıldı.
• Yabancı ülkelerde işçi olarak çalışan ve o ülke tarafından ailelerinin yanından alınan çocuklar ailelerine teslim edildi.
ÖZETLERSEK


MİLLİ GÖRÜŞ İKTİDAR HİZMETLERİ ÖZETLE
37. Hükümet (MSP – CHP ) (26.01.1974 -17.11.1974) • Kıbrıs Barış Harekâtı’nın düzenlenmesi ve Kıbrıs Zaferi • Milli Ekonomik Programın Uygulanması • İçinde Ağır Sanayi, Enerji, Madencilik, Sulama ve Ulaştırma alanlarında 200 dev projenin bulunduğu Ağır Sanayi Hamlesinin başlatılması

39.Hükümet (AP- MSP-GP-CHP) (31.03.1975 - 21.06.1977) • Memur, köylü, işçi, esnaf, düşkün ve yoksulların insanca yaşama hakkına kavuşturulması • Manevi Kalkınma Hamlesi • Türkiye'nin İslam konferansı örgütüne tam üyeliğinin sağlanması • Ağır Sanayi Hamlesi çerçevesinde 70 adet dev fabrikanın hizmete açılması

41.Hükümet (MSP-AP-MHP) (21.07.1977 - 05.01.1978) • Ağır Sanayi Hamlesinin hızla yürütülmesi • 4'üncü 5 Yıllık Kalkınma Planına Manevi Kalkınma Hamlesinin eklenmesi • Dış Politikada itibarlı ve tutarlı davranılarak Kıbrıs’ta kazanılan haklardan taviz verilmemesi • IMF'ye hayır denilerek paramızın değerinde ve fiyatlarda istikrar sağlanması

54.Hükümet (RP-DYP ERBAKAN) ( 28.06.1996 - 30.06.1997) • IMF reddedilerek Milli Ekonomik Program uygulandı • Cumhuriyet tarihinde ilk kez denk bütçe oluşturuldu • Havuz sistemi uygulanarak rantiyecilerin ve hortumcuların önü kesildi • Çalışan kesime (İşçi, Memur, Emekli vb.) % 100 ile % 300 arası zamlar verildi • Esnaf ve KOBİ' Iere en yüksek destek verildi ve sanayicinin önü açıldı • Enerjide dev hamleler başlatıldı. • 8 Müslüman ülke ekonomik işbirliğiyle bir araya getirilerek D-8 projesi hayata geçirildi.



MİLLİ GÖRÜŞ BELEDİYECİLİĞİ

Milli Görüş, yerel yönetimler alanında da adeta bir devrim gerçekleştirilmiş, yeni bir belediyecilik anlayışıyla, adeta destanlar yazdırmıştır.
1989 yerel seçimlerinde, Milli Görüşün bazı illerde, mesela Konya ve Urfa da yönetime gelmesiyle çok farklı bir uygulama ortaya çıkmıştır. Ortaya konulan büyük başarılardan sonra, 27mart 1994 yerel seçimlerinde, ülke nüfusunun %65 inin yaşadığı şehirlerde, Milli Görüş iktidar olmuş bu belediyeler, ile, en kısa zamanda örnek şehirler ortaya çıkmıştır.
Milletimiz milli görüş belediyeciliği ile, 1989 yılında ilk defa tanıştı,
Bundan önce yerel seçimler, sağ-sol çekişmesiyle aman, şu gurup eşraf işbaşına gelmesin inatlaşması ile şekilleniyordu. Bundan dolayı, İstanbul, Ankara, Konya, gibi büyük şehirlerimiz bile, 3 Ç ile tanımlanmaktaydı.  ÇÖP-ÇAMUR-ÇUKUR . Şehirlerimizde doğru dürüst bir alt yapı yoktu.
Yollar perişan, musluklardan su yerine hava geliyor, atık sular coğu kere yollardan akıyordu.
Temizlik yetersizdi. Çevre tahrip edilmekteydi. Yeşil alanlar baton yığınları haline getirilmişti. İstanbulda bile çöp dağları oluşmuştu. Belediyeler halktan kopuktu. Rüşvet ve yolsuzluk ayyuka çıkmıştı. Görülmemiş ölçüde israf vardı.
Milli görüş’ün yerel yönetimlerde iktidara gelişiyle, belediyecilik anlayışında büyük bir devrim gerçekleştirildi.
-         Belediye ile halk barıştı.
-         Toplumun bütün katmanları sevgi ve şefkatle kucaklandı.
-         Milli Görüşcü Belediye başkanlarının “Şehr Emini” anlayışıyla, kendisine emanet edilen değerleri en titiz şekilde koruduğu,
-         “HALKA HİZMET hakka hizmet” anlayışıyla hizmet verildiği görüldü.
-         AÇIK, ŞEFFAF, ve KATILIMCI bir yönetim
-         Kapılar ardına kadar halka açık
-         Rüşvet ve yolsuzluklara son verildi. Bazı belediyelerin giriş kapısına “Rüşvet alanda verende lanetlenmiştir.” Hadisi şerifi asıldı.
-         Üsküdarda bir CHP li hanım CHP de gördüğü zulümden sonra Milli Görüşcülerden gördüğü,
-         İsraf önlendi,
-         Kentlerin alt yapı sorunları bir bir çözümlendi
-         Konya ziyaretinde pırıl, pırıl, tertemiz, yemyeşil bir kent görüyoruz.
-         Yolların % 98 i asfaltlanmış
-         Su sorunu yok, Tatlı su çeşmeleri
-         Kanalizasyon %100 halledilmiş.
-         Sadece maddi gelişme amaçlanmaz.
-         Belde halkının manevi ve kültürel gelişmesine de önem verilir.
-         Kentin tarihi ve kültürel dokusu korunur.
-         Yoksul ve düşkünlere ilgi.
-         İftar çadırları
-         Halka gıda ve kömür yardımı,
-         Huzur evleri ve kimsesizler yurtları
-         Ucuz konut- G.Antep- Şehit Kamil İstanbul Hilal Başak konutları
-         Beyaz masa
-         Milli Görüş belediyeciliğinin ne demek olduğunu halkımız, istanbul’da Ankara’da, Konya’da, Kayseri’de, Urfa’da, Sivas’ta, Elazığ’da Adıyaman’da, Bitlis’te Diyarbakır’da, Kütahya’da gördü.
-         Bir tek örnek uzun yıllar ihmal edilmiş bir Sivas... Türkiye’nin en temiz şehri, yoksullara ilgi, ilk çalışmalar yoksul bölgelere, kültür merkezleri, organize sanayi bölgesi, Tarihi yapıların ihyası v.s.
-         Velhasıl şehrimiz adım adım “YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE” ye yaraşır hale getirildi.
-         Milli Görüş belediyeciliği, partimizi iktidara taşıdı. Bu büyük başarılar her biri birer yıllık iktidar dönemlerinde gerçekleştirildi.
-         28 şubat’la değişen iktidarla o güzel gelişmeler tersine döndü
-         İnsan hakları, özgürlükler
-         Manevi kalkınma
-         Ekonomik Durum
-         Dış politika




-         REFAHYOLDAN SONRA GELEN HÜKÜMETLER SORUNLARI ARTIRMIŞTIR.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder